PERVASIZLIK…

Olay, İstanbul Teknik Üniversitesinde mezuniyet töreninde cereyan ediyor. Bir grup ögrenci bu esna’da en’am suresi 162. ayetini açıyor. Kendilerini laik olarak adlandıran başka bir grup ise bu ayetlerin açılmasına engel oluyor. Evet burası Moskova ya da Atina veya Pekin değil istanbul büyüklerin tabiriyle İslambol. Laikliği dinsizlik olarak alğılayan hazımsız, Allahtan korkmaz, Allahın kullarından utanma yetisini kaybetmiş güruh bırakın saygıyı ellerinden gelse müslümanlara hayat hakkı tanımayacaklar. Engel oldukları Ayet mealen şöyle:***De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir…***İnsanlık değerlerden habersiz, Allahı, Peygamberi, Kur’anı yeterince anlamayan, anlamak istemeyen, her an kaba kuvvete başvurucu şehir eşkıyalığının numuneleri unutmasınlar ki; Medine’de okunan ezanları ıslık, gürültü, patırtı, şamatayla susturmak isteyen Yahudiler, Allahın nur’unu söndürmeyi başaramamışlar bu ne idügü belli olmayan güruh’ta başaramayacaktır…Allahu teâla nurunu tamamlayacaktır…

İstanbul Teknik Üniversitesinde, Enam Suresi ayet. 162. mutlak doğru mealini açan müslümanların her an Allahu teâlaya bağlı olduklarını ve büyük bir teslimiyetin, itaatın bilfiil dile getirilmesini, aciz olan yaratılanın her şeylere gücü yeten yaratıcıyı aziz bildiğinin isbatı olduğunu haykırdıkları için onlara şükranlarımı yolluyorum. Sıratı müstakim üzere çıktıkları bu dosdoğru yol kendilerini Allahın izniyle ebediyyen mutluluğa taşıyacaktır. Bu ayetle ilgili, Tefsir ulemasının ifadelerine baktığımızda her müslümanın devamlı zihninde tutup dile getireceği sözlerdir bu güzellikler. Allahu teâla seçilmiş insan olan Peygamberine böyle söylemesin buyurmuş, Peygamber efendimizden (sav) duyan Muhammed ümmeti inanarak bu sözü ifade ediyor önce dinliyor tefekkür ediyor, iman ile kendisi haykırıyor. Ve tabii ki çevresinde yaşayanların hepsinin de duymasına vesile oluyor. Yaratan rabbimiz yarattığı kulunun nasıl yaşaması gerektiğinin reçetesini bu ayeti kerime ile beyân ettiği gerçeği, Sahabe de aynı şekilde duyduklarını duyurma gayretiyle ulaşabildikleri her yere bu özel mesajı ulaştırmışlardır…

Müslümanın hayatı tabii ki İslami ölçülerle sınırlı tutulmalıdır. İbadetlerimizle, namazımızla her türlü söz, fiil ve hareketlerimizle İslam nizamının yer yüzünde hakim olma görevini ifa ettiğimizi hiç bir zaman unutamayız. Bizler kafirlerden farklıyız, onlardan başkayız, kafirlerin yaşantısıyla bizimkisi ayrıdır. Çünkü İslami hayat sürecini ashabına belleten, öğreten, onları eğiten Peygamber efendimiz (sav) olmuştur. Her hâlukârda kâfirlerle farkımızı ortaya koyarken Namaz ibadetinden söz edilmesi ayakta, oturarak ya da yatarken olsun Namaz ibadetinin müslümanın en yakın arkadaşı, dostu, gözünün nuru, dininin direği konumunda olduğu aklımızdan çıkaramayacağımız en büyük hakikattir. Her namaz kılışımızda rabbimizle konuştuğumuzu, kur’an lisanıyla acizliğimizi beyan ettiğimizi, Rahman ve rahim olan rabbimize muhtaç olduğumıuzu, secdelerimizle bilfiil aşikâr ediyoruz. Rabbimizin huzurunda kıyam ediyor sadece onun huzurunda eğiliyor, sadece onun rızası için secde ediyoruz. 4, 5 senelik Üniversite tahsilinden sonra Ebu Lehep’leşen kitapsızlarla farkımız rabbimizle her an hem hâl olmamızdır…

Kardeşlerim, Yaşasın kafirler için cehennem diyenler boşuna nefes tüketmemişlerdir. Cennet te hak cehennem de. Biz müslümanlar sadece kafirleri düşünerek değil vermiş olduğumuz ahit gereğince zaten İslami kişilik ve kimliğimizi her yerde alenen beyan eden mü’minler topluluğuyuz. Kulluk bilincinden yoksun olan insanlar korkak, ürkek ve pısırık olurlar. Mü’minler Filistinde olduğu gibi üç dört yaşındaki çocuğun gözleri önünde binlerce kişi de ölse korkusuzca olanları rabbime şikayet edeceğim, diyerek rabbiyle hemhal olan bir yapının vücut bulmuş hâlidir. Bilir ki, yaşasa da mükafat içinde, ölüp şehadet şerbetini içse de mükafat içindedir. Korku ancak dünyayı cennet bilenler için geçerlidir. Mü’min bilir ki öldüren de rabbi, dirilten, yaşatan, rızıkla niğmet sunan da rabbidir. Ellerine fırsat geçtiğinde dini eğitimi ortadan kaldıranlar ve onların günümüzdeki aynı uyğulamayı tasarlayan torunları istemeseler de Allahu teâla nurunu tamamlayacak, mü’minlerle yaradanın arasına hiç bir laik, deist, ateist, dinsiz, küfür mensubu, İslam düşmanı asla giremeyecektir…Galip olan sadece Allahu teâladır…

Sermedkadir…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert