CAFERİ SADIK DİYOR Kİ…

İmanın, insanlığın, koskoca bir kainatın varlıgı ve varlık nizamı tevhid temeli esası üzerine kurulmuştur. Örneğin, Asrı saadet döneminin başlarında müslümanlar, Mekke’lilerin baskı ve zulümlerinden dolayı dinlerini yaşayamaz hâle gelmişlerdi. Peygamber efendimiz (sav) ashabından  bazılarının Habeşistana göç etmelerine izin vermişti. İslam’ın bu ilk muhacirlerinin başında Allah rasulünün(sav) amcası, Ebu Talib’in oğlu Cafer (ra) vardı. Habeş kralı Necaşi, ülkesine sığınan bu insanları dinlemek istedi ve onları huzuruna kabul etti. Cafer ve arkadaşları, içeri girerken gelenekte olduğu üzere kralın huzurunda secdeye kapanmamışlardı. Necaşi bunun sebebini sorduğunda, Cafer, *Biz Allah’tan başka kimseye secde etmeyiz.* şeklinde cevap verdi ve sözlerine şöyle devam etti:*Ey hükümdar… Biz cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik. İnsanlıkla bağdaşmayan bütün kötülükleri işlerdik. Hak ve hukuka riayet etmezdik. Biz bu haldeyken Allah, içimizden asîl, doğru, güvenilir, iffetli bildiğimiz birini peygamber olarak gönderdi…

Allah ondan razı olsun, Caferi Sadık sözlerine devame ediyor:*O Peygamber, bizi bir olan Allah’a imana ve kulluğa davet etti. Doğru söylemeyi, emanete riayeti, akrabalarla iyi geçinmeyi, komşuları gözetmeyi öğretti. Bütün kötülük ve günahları, kan dökmeyi, yalan yere şahitlik yapmayı, yetim malına el uzatmayı, insan şeref ve haysiyetini zedelemeyi yasakladı. Biz de onu tasdik ettik. Onun haram kıldıklarını haram, helal kıldıklarını helal kabul ettik. Bundan dolayı halkımız bize düşman oldu. Biz de senin ülkene sığındık…* Caferi Sadık’ın (ra) ifade  ettiği bu  husus, İslam’ın tevhid inancını ve vahdet anlayışını ortaya koyan, İslam medeniyetinin bir tevhid ve vahdet medeniyeti olduğunu vurğulayan asil bir konuşmadır. Peygamber efendimizin (sav) hayatını, mesajlarını özetleyen bir hitap’tır Caferi Sadıkın bu konuşması kalbi  kararmış,  beyni  gerçeklere  kapalı olan  insanların idrakini aydınlatan, Necaşi’yi kavmiyle birlikte, Peygamber efendimizin (sav) ümmeti konumuna  getiren  bir  ifade  şeklidir. Allahu teâlanın varlığına ve birliğine iman olan tevhid, İslam’ın özü ve ruhudur. Tevhid, her şeyin tek ve mutlak yaratıcısı olan Allah’ın yüceliğini ve celâlini kainata haykırma eylemidir…

Allahu teâla zatında birdir, sıfatlarında birdir, fiillerinde birdir. Dilimizde birlemek şeklinde ifade edilen tevhid, bir şeyin tek olduğuna hükmetmek, onu bir olarak bilmek, bir şeyi diğerlerinden ayırarak onu tek kılmak anlamlarını ifade eder. Tevhid birdir; Tevhidin çeşidi türü yoktur, olamaz. Tevhid haktır, Tevhid aynı zamanda âlemlerin rabbi olan Allah teâla tarafından insanlığa gönderilen ilahi bir dinin adı’dır. Tevid kelimesi öyle mübarek bir akide temelini oluşturur ki; İnsanın inanç temelleri  tevhid  ve  vahdet  bilinciyle  başlar. Tevhid,  Allahın  birliğini  ifade  eden kavramın en açık  manâsıdır. Bizler bu manâları düşünerek, idrak ederek, teslimiyetle bu mânada söyleyebiliyorsak işte gerçek anlamda Müslüman oluruz. Bizler Müslüman sözcügünden daha şerefli bir sıfatı kendimize yakıştırmak istemiyoruz. Müslüman:*teslim olan*ne kadar mânidar ve güzel bir sözcük…Mü’min suresi ayet. 65. mealen şöyle: *** Daimî bir hayat sahibi ancak O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. Onun için dini halis kılarak O’na, hep O’na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur…***Elhamdulillahi rabbel âlemiyn…

Kardeşlerim, Tevhid, kulluğun Allah’tan başka hiçbir varlığa yapılamayacağının ilanı ve imza’sıdır. Tevhid, insanın amaçsız ve ğayesiz yaratılmadığını, yalnız olmadığını, yaratan’ın ona her şeyden yakın olduğunu bildirir. İnsana insanlığını hatırlatan tevhid, insanla kâinatın, akılla kalbin, ruhla bedenin birliğidir, bütünlüğüdür. Tevhid kesinlikle sade, soyut bir inanç değil, aynı zamanda bir yaşayış biçimidir, bir vahdet’tir. Aynı Rabbe kul olan müminlerin, aynı inanç, aynı duyğu ve aynı ğaye etrafında kenetlenme hareketidir. Tevhid aynı  zamanda eman’dır, emniyettir; barıştır, huzurdur, güvendir. Tevhid,  İslam  birliğinin  özü’dür. Hamd olsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a. Elhamdülillah ki; tek İlâh O’dur. Elhamdülillah ki; O’ndan başka İlâh yoktur. Elhamdülillah ki; O’ndan başka sorumlu olduğumuz yoktur. Mülkün sahibi O’dur. Sahihi Muslimde kayıtlı bir hadis mealen şöyle:** Kim Lailahe illallahın manasını bilerek ölürse cennete girer…**Rabbim bizleri, tevhidi  gerektiği  gibi  anlayan  ve  yaşayan  mü’minlerle bir ve beraber eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert