Kategorie: Tervihalar

SAHUR BEREKET VAKTİ…

Sahura kalkmak, bizim inancımızda, itikadımızda çok önemli bir yeri olan ibadet özelliğimizdir. Sahur vaktinde kalkmak bilindiği gibi, Sünneti Seniyye’ye uymaya işarettir ve aynı zamanda Ehli kitaba yani, Yahudi ve Hristiyanlara muhalefet etmektir. Bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor: ** Bizim Orucumuzla ehli kitabın orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir…(Müslim)**  Ehli kitabın Orucu, akşam iftardan […]

KURTULUŞUN MÜJDESİ…

Sabahın seherinde, Ezanı muhammedi okunurken hayyalel felah lafzının o güzelim çağrısı cümle mü’minlere huzur aşılamaktadır. Çünkü Felâh kavramı bizlere kurtuluşumuzu müjdeliyor. Kur’anı Kerim’de *Felâh* kavramı, *müflihûn* tabiriyle bir övgü ifadesi olarak sadece mü’minlere hitap etmektedir. Kur’an ifadesiyle genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allahu teâlanın rızasını elde etmeyi ifade eden *felâh*, dünya hayatını […]

HER İŞİMİZİN BAŞINDA…

Bismillahirrahmanirrahim…Allahın adıyla başlayan her işimiz Allahu teâlaya hamd etme duyğumuzu artırmalı, nefsimiz, kişiliğimiz bütünüyle Rabbimize adanmışlığın, teslimiyetin aksine yapılan amellerden uzak durmalıdır. Mü’min, ibadetlerini belli zamanlara hasretse de, eğer Allahu teâlanın adıyla hareket ediyorsa ibadetlerimiz ve tüm hayatımız Allah içindir. Böyle inanıp yaşayınca; ibadetin dışında hayatımızda bir tek saniyemiz bile yoktur bizim. Tüm hayatımız kulluktur. […]

HAK YOL İSLAM…

Rabbimize binlerce kez şükürler olsun ki İslam şemsiyesi altındayız. Bizim yolumuz yolların en güzeli olan sıratı müstakim olduğuna göre kesinlikle ifrata, tefrite, fıska, fücura, tefrikaya, ayırımcılıga, hiç bir şekilde lüzum ve gerek yoktur. Zaten olmamalıdır da…İslamın hayata hakim kılınması kesinlikle bir teori degildir. Allahu teâlanın kesin emridir. Bu hususun tartışılması dahi yapılamaz. Asıl önemli olan […]

FIRSATLARIN EN GÜZELİ…

Bir Ramazan ayı ile daha şereflenmek üzereyiz. Rabbimizin kuluna vermiş olduğu en büyük fırsat kulluk bilinci ve ibadet etme ameliyesidir.İmanımız en büyük zenginliğimizdir. Allaha  inananlar çok güçlüdür. Çünkü onların safında Allahu teâla vardır. Çünkü mü’minler Allahu teâlanın desteğindedirler. Çünkü müslümanların ellerinde kâfirlerin ellerinde olmayan manevi kuvvetleri vardır. Allaha karşı hangi güç, hangi kudret baş edebilir […]

MODERNİTE…

Modern batı kültürünün en karakteristik özelliklerinden birisi; insanları dini, ilahi ve manevi değerler diye ifade edebileceğimiz âlemden uzaklaştırma, kutsal bilinen değerlerden bağını tamamen koparma, yeryüzüne, dünya niğmetlerine tamamıyla bağlanma anlamında dünyevileşme isteği, arzusu, emeli, bu uğurda çalışması ve gayretleridir. Modernlik, lügatte; modern olma hali, asrilik, çağdaşlık, köksüzlük, geleneksizlik. Modernizm; modern, asri şeylere düşkün, yenilikçilik. Asri; […]

SANA NE, BANA NE…

Siyonist, yahuda edebiyatında sadece yahudi anne neslinden gelenler insan olarak değerlendirilir. Yahudi anneden doğmayan hiç kimse kabul görmez, siyonizmi kabul etse dahi dışlanır. Siyonistler sadece kendi milletine iman derecesinde düşkündür. Başka din mensuplarına fesat sokmak için ellerinden gelen her türlü nifak yerleştirilir. Bunlardan birisi de *sana ne, bana ne* boşvermişliğidir. 10. emir detaylı bir şekilde […]

GAYRIMÜSLİM ADETİ…

Bütün doğrular gün gibi meydanda olduğu halde, Kur’anı kerim, sünneti seniyye, zamanımıza kadar gelmiş olan islami anlatımlar öz’ünden hiç bir şey kaybetmediği hâlde inadına küfür müdafiiliği, inadına gavurluk, inadına kafirlik eden küfür milleti ve gayrımüslimler, Ebu Cehilin açmış olduğu çığırdan yürümeyi kendilerine meslek edinenler; 1440. yıl önce de vardı şimdi de var. Kitap kendilerine ha […]

İMAME ŞART…

İslam Ümmetinin önderini yitirdigi yıllardan beri dünya yüzeyinde parça parça  dağıldıgımız İmamesi kopmuş tesbih taneleri gibi darma dağın saçıldığımız bir gerçektir.İslam dini bilindigi gibi, yüce yaratıcımızın dünyada ve ahirette mutlu olmaları için insanlara gönderdiği ilahi kanunlar bütünüdür. Din bir yaşama biçimi olarak bireysel ve toplumsal hayatı düzenler. Bütün bu kanunlardan gelecek fayda, insanın mutlu ve […]

SEKÜLER DİN  ANALİZİ…

1927. Yılından sonra zamanın idarecileri seküler bir yapı oluşturma çabasına girişmişlerdir. Tarihimizde dini manâda,3. dönemden bahseden Prof. Ali Fuat başgil der ki; 1855. Yılına kadar olan dönem dine bağlı devlet sistemi yani devletin işlerliğini belirleyen Şeriat devleti idi. 1855. Islahat fermanından 1924. yılına kadar olan dönem, yarı dini devlet sistemi ile yürütüldü. 1924. Yılından itibaren […]