Hakimiyetin, eğemenliğin, mutlak otoritenin insanda olmadığı, yalnız ve yalnız Allahu teâla’da olduğu gerçeğini anlama izan, bilinç ve şuurunu Rabbimiz cümlemize nasib eylesin. Bilinmelidir ki; Helâl ve meşru olana, haram ve mekruh yollardan gidilemiyecegi gün gibi aşikârdır. *Eğemenlik, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir* sözü İman açısından büyük bir tehlike arzetmektedir. Mutlak hakimiyet Allahındır. Allahın Hakimiyeti insanlığa kâfi’dir. Başka, öteki, diğer, sair sahte hakimiyet türlerine, çeşitlerine ve hakimiyeti, eğemenliği yanlış yerlerde aranılmasına ihtiyaç yoktur. Kainatın kanunlarına, varlık alemindeki bu düzenin işleyişine Allahtan başka hiç bir güç, hiç bir oturite, hiç bir iktidar, hiç bir yaptırım elemanı müdahelede bulunamaz. Hiç bir zaman Allahu teâlanın mutlak iradesine aykırıı hareket söz konusu dahi olamaz. Rabbimiz Maide Suresi Ayet. 8. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Ey İman edenler, Allah için adaleti ayakta tutan gözcüler olun. Bir topluluga olan kızğınlığınız size adaletsizlik suçu işletmesin. Adaletli olun; bu Allahtan sakınmaya daha yakındır. Allahtan sakının. Allah yaptıklarınızdan haberdardır…*** Cenabı hak bizleri, adalet’ten, hak ve hukuk’tan, Allahu teâlanın dosdoğru yolu olan sıratı müstakimden ayırmasın…
İnsan için asıl olan mutlak manâda kayıtsız şartsız Allahu teâlaya kul’luk bilincinin, şuurunun yerleşmesi hadisesidir. Manâ itibariyle hakimiyet:Güç, en büyük otorite, hakim oluş, âmir’lik, üstünlük, üstün olma hâli, müdahale ve rakibi kabul etmemek hali gibi manâ’ları içerir. Siyaset biliminde bu terim; En yüksek iktidar ve mutlak iktidar anlamında kullanılır. Her hangi bir kimse ya da topluluğun hakimiyeti elinde tutmasından maksat şudur: Onun her hükmü kanun mahiyetini taşır ve kanun, yasa olur. Böyle bir kimse ülkesinde yaşayan fertlerin üzerinde hükümlerini yürütür. Ve sınırsız tercih ve yetkilerin sahibi olur. Rabbimiz Yusuf Suresi ayet.40.ta mealen şöyle buyurmaktadır:*** Allahı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allaha aitttir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler…*** Rabbim bizleri *hakimiyet kayıtsız şartsız Allahındır iman ve inancında olanlarla bir ve beraber eylesin….
En büyük zenginliğimiz imanımızdır. İslam tarihine ya da Peygamberler tarihine bakacak olursak tabii ki en başta kitabımız Kur’anı kerimi okuyacak olursak görürüz ki; bütün Peygamberler öncelikle içinde yaşadığı toplumu ve kavimleri içerisinde Allaha kulluk bilincini, şuurunu yerleştirmeye ğayret etmişler bu uğurda çalışmışlar bütün ömürlerini Allaha kulluk davasında mücadele ederek geçirmişlerdir. Asıl söylenecek söz bu bilgiler ışığında O’dur ki: hüküm verme ve hakimiyet Allahu teâlanındır. Hürriyetimizi, özgürlüğümüzü, istiklâlimizi ancak Rabbimize kulluğumuzu devam ettiririrsek yerine getirebiliriz. Allahu teâla, kendi yolunu, dosdoğru yolunu mukaddes kitabında ortaya koymuştur. Öyleyse bütün mesele Allahın kitabına uymak, inandığı gibi yaşamak, itaat ve teslimiyeti sadece yalnız Allaha has kılmaktır. Bizler Namaz’ımızın her rekatında: *iyya ken’aabudu ve iyya ke nestâin* yâni, Rabbimiz, yalnız sana kulluk ederiz ve ancak yardımı senden bekleriz diyoruz. İnanıyoruz ki, kulluğu yalnız Rabbimize tahsis edersek asıl gerçek hürriyetin, özğürlüğün tadına varırız. Zaten başka türlüsü İslam şeriatının reddettiği günahların en büyüğü olan şirk olur…
Eğer bizler Rabbimizin buyurduğu, Peygamber efendimizin (sav) izah ve ifade ettiği şekilde anlar ve yaşantımızı o mutlak doğrular üzerine bina edersek hiç bir ideoloji ve felsefi akım bizlere zarar veremeyecektir. Sıratı müstâkim üzerine olma hâli İslam ümmetinin hedef yaşantısıdır. Eğer bizler sıratı müstâkim üzerinde olursak Cenabı hakkın beyân buyurduğu kitabına sımsıkı sarılırsak, vahiy’le bir ve beraber olursak hiç bir sapık ve saptırıcı ideoloji, felsefi akım, ilke ve inkılaplar bizlere zarar veremiyecektir. Hareket noktamız vahiy olursa faşizm, komunizm, laik sistem, liberalizm, solculuk… artık adları her ne ise bizim ilgi alanımızın dışında olur; bakış açımız Ayet ve sünneti seniyye istikametinde olursa *sıratı müstâkim* yani dosdoğru yolun üzerinde olacağız. Selim akıl sahibi olan, Müslüman’ca düşünen ve İslam’ca hayatına çeki düzen veren birisi Allahın emir ve yasakları dogrultusunda yaşantısını sürdürür, Allahu teâlanın emir ve yasakları, Rasulününün söz, fiil ve onayı olan sünneti seniyyesine sımsıkı sarılırsa o yol sıratı müstâkimdir. Müslümanların itikadını bozma yarışı içine giren ifsad ehlinin şerrinden, İkbâl peşinde koşan sahte hükümrânların şerrinden Allaha sığınırız…
Sermedkadir…