Kuvvetli suç isnadıyla karşı karşıya kalan bir kişi eğer bu on’larca yüz kızartıcı suçlarla tutukluysa önce görülecek olan mahkemelerin vereceği kararı beklemesi en mâkul olanıdır. Kaldı ki, hangi soru sorulursa sorulsun yanıtsız bırakması dahası zor’da kalınca bu soruyu muhatap almıyorum reddiyesi anlaşılır gibi değil. Zannediyorum 30. sene öncesi idi Türki cumhuriyetler, Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinden ayrılınca bazı politika tutkunları bir iş seyahati düzenleyip beş bin mark bedeli profesör ünvanı satın almıştı. İsmi bizde saklı bu şahsiyet ölene kadar da bu ünvanını söyleterek gurula gezip sohbetler düzenlemiştir. Başörtülü bacılarımız tıp fakültesinin son sınıfından İhsan Doğramacı, Kemal Gürüz, Kemal Alemdaroglu, Nur Sertel, Türkan Saylan… gibi azılı din muhaliflerinin okuma hakkı ellerinden alınırken, Türkiye de bir üniversite de okuma hakkı elde edemeyenler de bol para karşılığında uygunsuz dosyalarla, sahte belgelerle üniversiteli olmuşlar. Sahtekârlıkları belgelenince de yavuz hırsız misâli ev sahibini bastırma eylemleri düzenliyorlar sa da… Harç bitti, yapı paydos…
Türkiye’de genel itibariyla sosyalizmi savunan, solak siyaset yaptığına halkı inandırmış görünen, Burjuvazi’nin bayraktarlığını yapanlar en zengin bölge yaşantısını devam ettirip, burnundan kıl aldırmayanlar dersek yanlış olmaz sanırım. Gazete, dergi ve görsel medya’da sosyal içerikli yazı yazanlara bakınız bu şahısların bir de yaşadığı bölgelerde ve aldığı paraların miktarı eylemleriyle, söylemleri arasında 360. derece fark olduğunu göreceksiniz. Zaten bunların büyük dedeleri pembe köşk yaptırıp bir eli yağda bir eli bal’da hayat sürerken toplumun büyük bir kesimi kıtlık, yokluk ve sefaletin dibinde yaşama mücadeleleri veriyordu. Eline geçirdiği fırsatları soygun, hıırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet çarkı isnatları ile hep bana, tüm bana taktiklerinin şu andaki vaktini kodeste gün saymakla geçiren aslında Burjuvazi tutkunu ama halkçı görünümlü tatil bana yakışıyor söylemli hizmet kaçkını şahıs normal şartlar altında sabık şehremini olarak kalan ömrünü torun sevmekle geçireceği belli olmuştur. Bence sevgilerin en güzeli torunlarla geçirilecel zaman dilimidir.Kıymetini bilene…
Anayasa maddeleri baz alınarak denilir ki; Kanun önünde bir çoban ile Cumhurbaşkanı arasında vatandaş olma açısından fark yoktur. Örneğin; bildiğim, duyduğum kadarıyla, hapishanelerde bazı hak kısıtmaları vardır mesela cep telefonu serbest değil, dışarı ile irtibat sadece avukat kanalıyla mümkündür. İletişim açısından da bazı mahrumiyetler söz konusudur. Maşaallah tanınmış kişiler vermek istediği mesajı anında dünya’ya duyurabiliyor. Tanınmış gazetelerde beyânatlarını okuyabiliyoruz. Kendi görüş, düşünce ve fikirlerini dış dünya ile paylaşabiliyor. Dışarıda olsaydı şehir şehir miting alanlarında konuşup seçimlere neredeyse 4. sene kala kendi şahsını topluma tanıtacaktı. Şimdilerde yerli ve yabancı yazılı ve görsel medya da okuduklarımız bizleri şaşırtıyorsa kendi kendime soruyoyorum bu nasıl mâhkumiyet, kısıtlanacaksa herkese kısıtlansın, serbest olacaksa herkese serbestiyet tanınsın. İçeriden ahkâm kesmek kolay aynı zamanda ajitasyon da her an mümkün…
Kardeşlerim, büyüklerimiz, *alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste* demişler. Her şeyi baba parasıyla çözme konusunda ustalaşmış, ya da kaşarlaşmış bazı Allahtan korkmaz, Allahın kulundan utanmaz şahıslar ne yazık ki, yüzüne tükürülse utanma duyğusunu kaybettiğinden dolayı yağmur yağdı aymazlığıyla hiç bir şey olmamış gibi gazel okumaya devam ediyorlar. Fazilet duyğusu, namuslu insan olma hasleti, dürüstlük ilkesine uyma ğayreti olması gereken insani erdemler olarak bilinir. İnsanların gözüne sokarcasına bu hususların gündemde tutulması bir yerde ayıp karşılanır. Marifet, iltifata tabiidir o başka. İnsanlar mutlaka yapılan iyilikleri de, olumsuzluklarıda değerlendirirler. Lâkin debelendikçe batan çukur insanlar, seviyesizliklerini örtme bahanesiyle toplumda huzursuzluğa sebebiyet veriyorsa karşılığını da mutlaka görmelidir. Hele hele siyaset arenasında göreve tâlip olan insanlar nevi şahsına münhasır özellik ve güzelliğin sahibi olmalıdır. Ahlâki tükenmişlik, edebi yozlaşma, şahsiyet yitimi, karakter bunalımı ancak harcın bittiği yapının yani inşaatın son bulduğunun habercisi olabilir…
Sermedkadir…