Faşist düşüncenin son kalıntılarından bir belediye başkanı medya’da yer alan haberlere göre örneğin Suriyeli göçmenlere 10. misli daha fazla su parası yansıtmaya başlamış, nikah, düğün gibi belediye hizmetlerinden yararlanmak isteyen Suriyeli göçmenlere her türlü zorbalıkla beraber fahiş bedeller ortaya koymuştu. Aynı belediye başkanı, bu günlerde, mütefekkir yazar ve şairimiz, Necip Fazıl Kısakürek ile kafayı bozmuş bulunuyor. Örneğin daha önceleri belediye meclisi kararlarıyla alınmış Necip Fazıl Kısakürek caddesi, meydanı, parkı gibi isimlendirmelerin adını değiştirmiş güya savaş açtığı mütefekkirimizi unutturacağını zannetmiştir. Hadsizlikte sınır tanımayan bu belediye başkanı Necip Fazıla ağır hakaretler ederken toplumun büyük bir kesimini karşısına aldığından habersizdir demek saf dillik olur kanaatindeyim. Yani bilerek, kasten yapmış olduğu bu hazımsızlık örneği milyonlarca insanımızı incitmiş, üzmüş ve huzursuz etmiştir…
Tabiidir ki; sevgi ve nefret karşılıklı kavramlardır. Necip Fazıl merhum’da bu belediye başkanının dahil olduğu fırka’yı günahı kadar sevmezdi. Ömrü boyunca altı ok’lu İslam düşmanlarının yaptıklarını anlatmakla, yazmakla, topluma yansıtmakla geçti. Büyük Dogu gazetesinde fikir, düşünce, rapor ve şiirlerinden dolayı ömrünün en kıymetli zamanları hapishanelerde geçti. Hatta işlemediği suçlardan, söylemediği sözlerden dolayı azmettirme suçu isnat edilerek senelerce Medreseyi Yusufiye’de kalmıştır. Büyük Dogu gazete ve mecmuasından başka 100. küsur birbirinden değerli eseri Türk edebiyatına armağan etmiş yazar ve şairimiz hayattayken *Sultanus Şüera* yani Şairler sultanı olarak anılmış ayrıca mükemmel Türkçesi ile *İman ve İslam atlası* adında ilmihâl niteliğinde eseri literatürümüze katmış, onlarca ünvan ve ödülün sahibidir. Necip Fazıl gibi birisine ahlaksız ifadelerini kullanmak faşist bir belediye başkanının haddi değildir…
Necip Fazıl merhum, altı ok ve onun fanatik zorbalarını hiç bir zaman sevmedi neden sevmediğine dair yüzlerce eser kaleme aldı. O günlerin anısına söylemiş olduğu sözlerden birisi şöyledir:* CHP bir parti değil. Türk’e din’ini, dil’ini ve öz’ünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir…* Aslında, 100. senede değişen farklı bir şey olmamış aynı zihniyeti devam ettiren torunları İslamın bağrına altı ok’u büyük bir iştiha ile saplamayı marifet bilmişlerdir. İsmet İnöni, hatıralarının ikinci cildinde diyor ki:*Harf devriminin tek amacı hatta en önemli amacı okuma yazmanın yayğınlaşmasını sağlamak değildir. Okur yazar oranının düşük oluşunun yeğane sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olması değildi. Uzun yıllar devlet, eğitim sorununa eğilmemiş, kitlesel eğitime önem vermemişti. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazıldığından okunmayacak, Din’in toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.Cilt.2. sayfa.233.* Onun için her seferinde bu zihniyete Allah fırsat vermesin diyoruz…