Tanımam etmem, adı Turgut Dibek’miş kendisi mâlum partinin Kırklareli milletvekiliymiş, diyor ki bu zat: *Türk halkına sesleniyorum, Allahın varlığı kesinlik içermezken, ders kitaplarında varmış gibi okutulması uygunmu dur ?* Bu şahıs dese ki, ben Allaha inanmıyorum, din iman, itikad, peygamber, kitap, melek, ahiret, kader tanımıyorum dese hiç bir sözüm olamaz, isteyen iman eder cuzi iradesi ile düşünüp kafirliği seçen inanmaz. Lâkin burada Allahın varlığını sorgulayan ve kesinlik kazanmadığını ifade eden ilmi bir veri ortaya koyuyorsa burada ipler kopuyor deriz. Bu sözler ifade özgürlüğnü bombardıman eden boş atışlardır. Bir asır’dır bu milletin dini ile mücadele eden, savaşan fırkanın elemanları bir türlü İslam şeriatıyla barışamadı ateşkes ilan edemediler. Yurtta sulh, Cihanda sulh söylemi ezeli düşmanımız İngilizleri ve 1822. yılından beri de aleni düşmanımız Yunanistanı kapsamı alanı içine alsa da, İslam şeriatı ve Müslümanlar her zaman bu barış söyleminin dışında bırakılmışlardır. 100. sene önceki kin’leri bu gün de aynı nefret diliyle sürdürülmektedir…
Yine bir başka telden çalan aynı grubun elemanlarında adı: Sera Kadıgil imiş. Adını yazılı ve görsel medyadan biliyorum. Her türkçe konuştuğunda yine İslam şeriatı ve Müslümanları şu ana kadar neden yok edemedikleri tezini öne çıkaran bir kafa yapısına sahip ki; medya’ya yansıyan söylemleri hiç te yenilir yutulur cinsten değil. Diyor ki bu Amerikan dostu, Müslüman ve İslam düşmanı şahsiyet; *İktidara geldiğimiz zaman diyaneti, imam hatipleri, kur’an kurslarını ve Camileri kapatacağız…* Haydaaaa. Bu gücü, bu tür söylemi, benzersiz cesareti nereden alıyor merak ediyoruz. Tamam, aynı görüş içerisindeki selefleri, Osmanlı saltanatını ülkeden kovdu. 1000. Yıllık İslami literatürü ortadan kaldırmak için var gücüyle çalıştı. İşi temelden yok etmek için önce yazıyı değiştirdi, Bin bir türlü ilke ve inkılplarla İslam şeriatının yerine yeni kanunlar yasa’lar ihdas etti. Camileri yıkıp yerine heykeller dikti. Toplumun giyim, kuşamına kadar yasak koydu. 1946. yılına kadar seçim bile yapmadı. Sonuç müslümanları kazıyabildiler mi ? HAYIR…
İfade özgürlüğü baz’ında söylemlerini dile getiren aynı zihniyetin bir başka idareci, Yazar, gazeteci Ugur Mumcu’nun hazırlamış olduğu, Kazım Karabekir, M. Kemal atatürk gerçekleri anlatıyor adlı eserinde diyor ki: *Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkümdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. Partiyi bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur…*Tabii ki kemalistler böyle tarihi değer taşıyan kitapları okumaktan imtina ederler. Daha doğrusu derin içerikli kitaplarla araları pek yoktur. Onları daha çok akşam toplantılarında rakı sohbetlerine alaka duyarlar. Örneğin, fırkanın önde gelen isimlerinden Ali Topuz adlı milletvekili diyor ki; *İslam kültürü bizim öz kültürümüz değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kültürel değerleri Türklük temellerine kuruludur…*İfade özgürlüğünü dile getiren kişilerin İsimlerinin müslüman ismi olmasına da pek takılmamak gerekir. Selanik kökenli göçmenler bilindiği gibi Türk ırkına mensup olmamalarına rağmen Türk gibi görünmüşlerdir…
Camileri ahıra çeviren, ezanı değiştiren, âlimleri asan, başörtüsünü yasaklayan kurucu parti mensupları bir asırlık İslam düşmanlığı üyeleri şimdi de aynı şiddette görevlerini ifa etmektedirler. Yeni nesil fırka mensuplarını da aynı tıynetini ırsi olarak içerisinde barındıran günümüz İslam düşmanları, İslam’a olan kinlerini her fırsatta kusmaktadırlar. Örneğin, Bu güruhun son temsilcilerinden biri de parti genel merkezi danışmanlarından Mücahit Avcı oldu. Avcı, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda Peygamber Efendimiz’in gençlere örnek gösterdiği sahabe Mus’ab bin Umeyr’e hakaret etme densizliğinde bulundu. Eski Başbakan Şükrü Saraçoğlu: *Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım.* derken yenilerden Seyhan Belediye Meclis Üyesi Ali Aydoğan: *Bizim yalancı Muhammed’e ve onun uydurduğu (haşa) Tanrı’ya ihtiyacımız yok…*sözlerini ifade özgürlüğü olarak kustu. Eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt:*İslâm 14 asırlık sakat bir inançtır. İslâmiyet ilerlemeye engeldir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz…* derken yenilerden, Canan Arıtman: *Başörtüsünü Sümerler’de fahişeler takardı…* diyerek ifade özgürlüğünü hakaretleriyle yerine getirmiş oldu…Bu kin hiç bitmedi, bitmiyecek her halde…
Sermedkadir…