İNSANLIĞIN HÜRRİYET FERMANI…

Günümüzde, Siyonistler çıldırmış vaziyette bir milleti toptan imha etmenin ğayretiyle coşup her gün yüzlerce insan öldürürken en sonunda, bilhassa Türkiye’nin çabaları netice vermeye başlamış ve Filistin devletini bugün için,157. devlet tanımak zorunda kalmıştır. Şu soru gündeme gelebilir; Ortada Filistin mi kaldı ki bu neyin tanıması ? İmamesi kopmuş Tesbih tanelerinin dağılışı gibi  darmadağın olan İslam şeriatı inananları için geldiğimiz durum çok önemlidir. Biz müslümanlar için hayat iman ve cihad denklemi içerisinde saklıdır. Mücadelemiz kıyamete kadar bâki olduğundan dolayı ölüm ve sakatlık gibi en son başımıza gelebilecek hadiseler mü’minleri kesinlikle korkutamaz. Ebedi Hayat mektebimiz Kur’anı kerimde; Tevbe Suresi. ayet.111.de mealen şöyle buyuruluyor:*** Allah Teala, Cennete karşılık Mü’minlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah yolunda savaşırlar. Savaş meydanında Şehit ve Gazi olurlar.  Allahın bu öyle bir vaadidir ki, Tevrat’ta da, İncil’de de, Kur’an da da sabittir. Kim Allahtan daha çok vaadini yerine getirir ? Yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş budur…***Evet kurtuluş yakındır inancındayız…

İnsanlığın hürriyet fermanı Allahın dininin hayata hâkim olmasıyla mümkündür. İslam şeriatı sadece mü’minlerin değil, umum insanlığın bir hürriyet fermanı’dır. Biz buna ilâyı kelimetullah diyoruz. Yer yüzünde Allahın dininin hayata hâkim kılınması olayı. Yer yüzünde kula kulluk etmekten kurtulup bir tek olan Allaha kulluk etme hürriyetinin fermanı. Bu olay ancak yalnız Allahu teâlanın uluhiyetini ve onun  âlemlerin rabbi oluşunu  ilan ile olur.  Allahın âlemlerin rabbi oluşunun ilanı demek: bütün suret ve şekilleriyle beşerin hâkim olduğu sistemlere karşı girişilen bir inkilap, her ne surette olursa olsun insanların hükümran olduğu prensipleri  tamamen, kökünden yıkmak demektir. Tağutların şımarık, nobran, tiran vari büyüklenmeleri geçicidir. Dikilen put’lar mutlaka birgün tamamıyla paramparça olacak, La ilahe illallah yani Allahtan başka ilah yoktur hükmü mutlaka gerçekleşecektir. Allahu teâlanın hükmü ve vaadi kesindir. İslam şeriatının temel hedefi: pratik hayatın her cephesini derinliğine kaplayan bir hürriyet fermanın yani; Can, mal, akıl, nesil ve din emniyetinin korunması hadisesidir…

 

İslam şeriatında, Cihad ibadeti  farzdır. yalnız bu Farz bazı hallerde Farzı ayın;  bazı hallerde ise Farzı kifayedir. Müslümanlar içinden sadece bir grup cihad’ın ğayesini gerçekleştirebiliyor, müslümanların yurt, ırz, namus ve haysiyetlerini düşmanlara karşı koruyabiliyorlar sa o takdirde Cihad, Farzı kifaye olmuş olur. Ve diger müslümanların üzerinden sorumluluk kalkar.  Şayet fert fert gücü yeten  her müslümanın düşmana karşı koyma gereği varsa o zaman Fazı ayın olur. Herkesin bizzat Cihad etmesi icab eder. Cihadın ğayesi, yeryüzünden fitneyi kaldırmak ve hakkı yüceltmektir. İslamda savaş, İntikam, öldürme, yağma, baskı ve zulüm yapmak için degil: Bunları ortadan kaldırmak için yapılır. Şurası  bir  gerçektirki; Müslüman olmayanları zorla İslama sokmak yoktur. Cihad etmede maksat, İnsanları baskılardan kurtarmak, İslamın yüce gerçeklerini onlara duyurmak ve kendi rızalarıyla  müslüman olabilecekleri ortamları hazırlamaktır. Cihad; Allah ahkamının, hükümlerinin her tarafa uygulanmasını temin etmek için mü’minin canıyla, malıyla verdigi mücadeledir. Bu mücadele ya sözle, ya yazıyla, ya sohbetle ve ya savaşla olur. Cihad İslam şeriatının en belirgin gerçeklerinden bir cüz’dür…

Kardeşlerim, sözümüz tabii ki mü’minlere, müslümanım diyenlere, teslimiyet ahdini unutmayanlaradır. Yoksa bugün için elli’den fazla halkı müslüman ola devletçikler var, ellerinden bir şekilde cuzi iradeleri alınmış olan müslümanlara sesimiz ulaşırmı bilmiyoruz. Lâkin bu kadar devletin başında Super gücün yetkilisi otur derse oturan sus derse susan, bu sayıda kukla devlet başkanları var. Ülkemizde milletini savunma adına, halkı, özgürlüğü için mücadele eden insanlara terörist diyen bir muhalefet başkanının karşısında şükürler olsun ki, Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanını ayırmak durumundayız. Dün 14. defa olmak üzere müslümanların durumunu birleşmiş milletler kürsüsünden haykıran, dünya 5. ten büyük diyen, Siyonistlerin ancak öldürmeyi bildiğini ifade eden, Filistin davasını adeta tek başına yüklenen bir sesi duymamazlıktan gelemeyiz. Bu dava hepimizin, eğer bu davaya biğane kalacak olursak çıldırmış siyonistlerin saldıracağı başka bir ülkenin kalmadığını görürüz ülkemizle birlikte. Yani demem o ki; başımızı kuma gömmenin değil elimizden, dilimizden geldiği kadarıyla siyonistlerle mücadele etmemizin şart, zaruri ve gerekli olduğudur. Müslüman Türk’ün şamarının sesinin duyulması zamanı geldi sanırım; iri devlete rağmen… Rabbim İslam şeriatını yüce tutanları ebediyyen galip, muzaffer eylesin…

Sermedkadir…        

 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert