PİŞKİNLİK…

Bazı güzel bilinen hâslet’lerimiz var ki, almış olduğumuz eğitim, kültürel birikim, içinde yaşadığımız toplumun yazılı ya da yazılmamış kuralları, sosyal çevremizin bizlere aşıladığı fazilet bütünlüğü, mahalle baskısı diye alaya alınan gelenek, görenek, anane, örf gibi kavramların yerli yerinde kullanılması toplumun vaz geçilmez kazanımlarıdır. Eğer yüz kızartıcı bir suç işleyen birisi varsa toplum içinde âyan beyân ben hırsızım demekten hâya etmesi, rüşvet alırken utanması, sahtekârlık yaptığı ortaya çıkınca pişkin pişkin ar’lanmadan sanki hiç bir şey olmamış gibi sırıtması, bir kadının, kızın göstermemesi gereken ayıp yerlerini sergilerken hicâb duymaması, genç, sağlıklı, sıhhatli bir toplum üyesinin dilenmek gibi bir düşüklüğü meslek olarak seçerken en ufak bir haysiyet eksikliği duymaması, en ağır suç’larla yargılanan bir kişinin yüzsüzlük yaparak sanki hiç bir şey olmamış gibi tavır sergilemesi, yüzüne tüküren insanlara karşı utanmayı dahi utandıracak pişkinlikle lâkayt tavırlar sergilemesi, ipsizliği, yolsuzluğu, aylak’lığı bin bir türlü lâf ebeliği eşliğinde dillendirmesi evet bunların hepsini ancak pişkinlikte çağ atlamış, ustalaşmış toplum nazarında kaşarlanmış denilen insan tipi ortaya koyabilir…

Suç dosyası kabarık olan insanlar herkesi kendileri gibi sanıp, utanmayı, sıkılmayı, arlanmayı, hayâ etmeyi, hicâb duymayı, mahcup olmayı unutan yaratıklardır. Eşrefi mahlukat olarak yani en şerefli yaratık olan insan aslında temiz fıtratla birlikte, Allahu teâla tarafından ikram edilen bir duygu, his, güzellik ve özellik içinde yaratılmıştır. Ana baba terbiyesinden yoksun, Allahtan korkmayan, Allahın kulundan utanmayan, uzak durulması gereken haram, günah, hata, kusur gibi kavramları anlayıp kavramaktan uzak olan yaşantı tarzını seçenler sanki bataklığa ilk adım atan canlılar gibi bataklığın kendilerini içine çektiği bilincinden belki haberli belki de habersiz her adımda öldürücü çukura gömülmektedirler. Utanç veren fiiliyatı işlemekten sakınmayan, rezalet olarak adlandırılan hâl ve davranışlardan kaçınmayan, kendisini kepaze konumuna düşüren edebe ters, âhlak dışı davranışları bir kerre’den bir şey olmaz rahatlığıyla hayatına dahil edenlere ayıp, günah, haram sözcükleri hiç bir şey ifade etmemektedir. Sosyal denge bir toplumun en bilinen vasıflarındandır. O denge bir şekilde bozulmaya yüz tutarsa sadece yüzsüzler, yırtıklar, pişkinler, utanmaz, arlanmaz, kepazeler değil toplumun bütün kesimleri zarar göreceklerdir…

Büyüklerimiz, bazı suçları işlemiş insan müsvettelerini; *artık insan içine çıkamaz* diye dışlardı. Adam televizyona çıkmış nikahı altındaki hanımının kendisini beş defa aldattığını, her seferinde kendince mâlum kişi ile beraber olduğunu beyân ediyor. Karısı karşısına gelince hiç bir şey olmamış gibi ben her şeyinle beraber seni kabul ediyorum evliliğimizin son bulmaması adına bir şans daha ver diye yalvarıyor. Tabii bu ifadeleri gündeme getirirken de sebep olarak çocuklarının anasız babasız büyümesine razı olmadığı tezini savunsa da rica’ları karşılık bulmuyor. Bu ve buna benzer âhlaki bozulmalar, toplum nazarında anlayışla karşılanır hâle getirilmeye çalışılıyor. Pazarcının biri sebze meyve reyon’unun arkasına elinin altına bir leğen su yerleştirmiş ikiye böldüğü limonu ustaca suya daldırıp sattığı limonun ne kadar sulu olduğu sahtekârlığını sergilerken pişkinlik rezaletini bağırarak örtüyor. Utanmayı utandıran bu gibi hadiseler toplum düzenini bozan, allak bullak eden insanlık ayıbıdır. Her türlü yüzsüzlüğe alışkın toplum bu hadiselere prim verdikçe, toplum yapısı yara almaya devam edecek, yüzsüzlük sanki bir matahmış gibi âhlaki değerlerin unutulmasına sebep olacaktır…

Hâya perde’si yırtılan, arsızlaşan, utanmayı unutan, müstehcen kavramından habersiz, uyğunsuz davranmayı kendisine tarz edinen, her istediğini yapmakta kendini özgür hisseden, hayvan hürriyetini kendisine yakıştırma çabasıyla yaşayan pişkinliğin en acı senaryolarını yazmış bir insana söz anlatmak nafile gibi görünse de en az onlar kadar cesaretli davranıp yaptıkları fiiliyatın insan unsuruna yakışmadığını ifade etmekten tabiidir ki çekinmeyeceğiz. Gözümüzün içine baka baka her türlü rezaleti savunan insanlara payanda, destek olmayacağız. Makam, mevkii, rütbe ve titri her ne olursa olsun yapmış olduğu hareketin yanlış olduğunu kızarmayan yüzlerine karşı haykıracağız. En mahrem yerlerini topluma sergileme niyeti olan yüzsüzlere, yırtıklara, insanlık haddini aşanlara insan olma hâsletini hatırlatacağız. Böylesi utanmaz, arlanmaz, vatan millet değerini yerlerde sürüyenleri ifşa etmekten de çekinmeyeceğiz. Emanete hainlik eden lanetlileri savunmaktan beri olacağız. İnsanları felakete götüren hâyasızlık fiilini işleyenlere lâyık olduğu tarzı münasip göreceğiz. Yoksa o pişkinlerden bir farkımızın kalmayacağı ğayet âşikârdır…

Sermedkadir…    

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert