Muhterem Müslümanlar…Yaşadığımız her saniye, dakika, saat ve günlerimiz bizim yolumuzu ana vatanımıza yani kıyamet gününe, ahiret yurduna yaklaştırmaktadır. Dünyada eş, evlat, ev, eşya, araba, makam, servet, şöhret… sahip olduğumuz emanetleri dünyada bırakıp, sonu gelmez senelerde kalacağımız yerin düzenlemesini de tabiidir ki bizim yapmamız gerekmektedir. Onun için yolumuzu yöntemimizi çok iyi seçmemiz icabeder. Bu gün iki yol’dan bahsedelim. Birisi isyan ve batıl yollu olan vurğun, talan, terör, eşkıyalık yolu yani şaki’lik, digeri ise, imanla İslami ilke’lere bağlılık diye bildigimiz muttakilik yani takva, said yoludur. Muttakiligin içeriginde: Bir tehlikeden ve zarardan bir şey aracılığı ile korunmak, sakınmak, çekinmek ve korkmak anlamlarını çıkarıyoruz. Takva, aynı zamanda Allahu teâlaya duyulan derin saygı ve dindarlık anlamımlarına da gelmektedir muttakilik. Yolumuzu gidişatımızı belirlerken çok dikkatli olmamız icabetmektedir. Bizler tabiidirki şaki’liği, eşkıyalığı değıl, Said olmayı, muttaki kalmayı arzularız takva ehli olmaya can atarız…
Muhterem Mü’minler, Şaki, eşkıya, bozguncu, terörist, devrimci öyle bir düşünce yapısına sahiptir ki, *Dünyanın tamamı benim olsun*der. Eşkıya, topladığını dağıtmaz yani paylaşmadan nasibini almamıştır. Hak söze kulak vermez isyânkârdır. Eşkıyanın malı, kendisiyle Rabbi arasında perde olur. Güzel sözü yalanlar. İnsanlığını yitirmiştir. Hayvanlık seviyesinde de kalamaz. Çünkü canavarlar karnı doyunca durur. Dünyadayken tabir caizse, cehennem yoluna kırmızı halı döşeyenler, ancak sırtına üç beş metrelik kefen geçirilince, cehenneme yaslanınca durur. Ama şaki, eşkıya, terörist, isyankâr böyle değildir. Örneğin, Said olan takva ehli muttakiler, kazandığını başta insan olmak üzere can taşıyan her canlıyla paylaşan, içini hak için, dışını halk için süsleyen, her sözü duyan, en güzeline uyan, sözlerin en güzeli olarak bütün güzelleri ve güzellikleri yaratan Allahu teâla sözü olduğunu bilen insandır. Allah, onun işini, içini ve dışını kolaylaştırmıştır…
Muhterem kardeşlerim, İsyankâr, şaki, eşkıya, terörist, talancı, yağma’cı insanları Allahu teâlanın yolundan döndürmek için var gücünü harcarlar kendi nefsi dışında herkese zarar vermeye odaklı bir kafa yapısının sahibidirler aynı zamanda. Örneğin, dünyanın en büyük barajının suyu kendilerinin olsa, İbrahim aleyhiselamı yakmak için tutuşturulan yanğına bir damla su vermez. Bütün iplikler onun olsa, Yusuf aleyhiselamın iffetini korumak için kaçarken yırtılan gömleğini dikmek için bir karış iplik vermez. Bütün et’ler onun olsa, Ashabı kehf’in köpeğine bir kemik vermez. Dünyadaki bütün ilaçlar onun olsa Uhud’da yanağı yaralanan sevgili Peygamberimize (sav) deva olacak bir çalımlık merhem vermez. Her türlü kötülüğü teşvik eden Kur’anı kerimi yalanlayan, ona sırt dönen, Mukaddes kitabımıza karşı davranışlara ve sözlere itibar etmeyen insanlardır…
Mü’min ve mü’minelerden razı olan Allahu azimuşşan, parmak çizgilerinin ayrılığı kadar insanlarda ruh çizgilerini de karakter çizgilerini de ayrı yarattığından parmak çizgilerimizin resimleri ayrı olduğu gibi işlerimizin de ayrılığına dikkat çeker. Salim akıl sahibi olan insanlar kötülüğü, şer olanı İsyana meyletmeyi en kısa sürede terk edip, tam bir teslimiyetle, Allahu teâlaya kul olmaya; takva’ya sarılmaya yönelmeye ihtiyaçları vardır. Yaşanılan hayatı bile bile hebâ etmek istemiyorsak Kur’anı kerim’in nuruyla, Sünneti seniyyenin ışığında yaşantımızı şekillendirmemiz zaruridir inancındayız. Rabbimiz Ali İmran suresi ayet.102.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Ey iman edenler, Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin…***Sahihi Muslim’de zikredilen bir hadis mealen söyledir:**Allahım, Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim…**Ne kadar güzel bir dua…Bu güzellikleri bize de nasib eyle Alklahım… Cuma gününün feyiz ve bereketi üzerinize olsun kardeşlerim…
Sermedkadir…