İnanan insanın yeryüzü misafirhanesinde ve sonsuzluklar diyarındaki mutluluğu, saadeti kendisini yoktan var eden Rabbiyle arasındaki samimiyet ve sevgiye bağlıdır. İbadetlerimiz Rabbimize duyduğumuz sevginin nişanesidir. Yapmış olduğumuz ibadetlerimizin beyni mesabesinde du’alarımız vardır. Müstakil olarak da zaman ve mekân şartı taşımayan tek ibadetimiz dua’larımızdır. Sabah namazı için uyandığımızda ağzından dökülen, dilimize ilk gelen kelâm, ilk sözlerimiz dua’larımızdır. Mü’minin dua ile başlayan yakarışı gün içerisinde yemesi, içmesi, konuşması, işi, güler yüzü, lavaboyu dahi kullanması dua sözcükleri ile beyân edilir. Çünkü muhtaç olarak yaratılan insan bütün ihtiyaçlarını Rabbine arz eder. Dua eden insan, kendi kendisine yetmediğinin farkına varan insandır. Dua etmeyen kimse ise, kendi kendisine yettiğini zanneden ve kendisine tapınan bir müşriktir. İnsanın kalbini Rahman ve Rahim olan Allahın merhametine açan ibadet dua’mızdır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış ğayemize ulaştırmak için terbiye etmiş, bizlere önce dua’yı öğretmiştir…
Allah teâlaya binlerce kez şükürler olsun ki; bizleri İslam dini ile şereflendirdi. Cenabı hak, bizleri kendi yardımı, peygamberi ve mü’minlerle kuvvetlendirdi. İnanan insanların kâlbini birbirine ısındırdı. İslâm nimetiyle yüzlerimizi nurlandırdı. Kur’an ve sünneti seniyye bu duyğularımızı, hissiyâtımızı ne kadar güzel ifade ediyor. Günümüzde biz birbirimizi sevdik diyoruz. Bizleri birbirimize sevdiren imanımızdır. Birbirimizi ümmet olarak bilmemiz, aynı dine inanıp aynı Peygamberi (sav) örnek ve önder bilmemizdir. Allahu teala önce mü’minlere kendini sevdirdi ve bu sevgiyi eğer beni seviyorsanız diyerek şarta bağladı. Şu güzelliğe bakarmısınız; Ali İmran suresi ayet. 31. mealen şöyle:*** Resûlüm De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir…***Bu yüzden bizlerin Allah sevgisinden sonra, Peygamber efendimizi (sav) sevmemiz ayetle sabit olan bir husustur. Tabiidir ki, sevme kuru kurıya değil, Allahın kitabına sımsıkı yapışmayı beraberinde getirir…
Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesine Ümmet olma bilinciyle bağlı olan mü’minler olarak yüzyıllardır dualarımızın başında diyoruz ki:* „Allah’ım. Peygamber efendimize ve onun Ehl-i beytine salât eyle. Bu salâvat o derece değerli olsun ki: Onun hürmetine bizi bütün korku ve belalardan kurtarırsın. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hürmetine yerine getirirsin, bizi bütün günahlardan bu salâvat hürmetine temizlesin, o salâvat hürmetine bizi derecelerin en üstüne yüceltirsin, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra düşünülebilecek bütün hayırlar konusunda gayelerin en sonuna kadar ulaştırırsın. Ey merhametlilerin merhametlisi, bize bunları merhametinle nasip eyle. Allah Tealâ bize kafidir ve ne iyi bir dost, ne iyi bir vekildir. Ey Rabbimiz, senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır…*Dualarımızı toplarken de,*Hasbunellahu ve ni’mel vekîl, ni’mel mevlâ ve ni’me’n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke’l-masîr…* diyerek, Allah bize yeter, o ne güzel vekildir. Yalnız Ona baş eğeriz, dileklerimizi yalnız ondan isteriz, acizliğimizi yalnız onunla kuvvetlendirmeyi umarız. O ne güzel vekil, O ne güzel Mevl⸠O ne güzel yardımcı ifadeleriyle Rabbimize yakarır niyazımızı ulaştırırız…
İnanıyoruz ki; Rabbimiz en güzel vekil’dir. Mü’minin tevekkülü, zikri, fikri yine mü’mincedir. İşlerimizin neticesini değil, bir dakika sonunu bilemeyen acizlik içinde bir canlıyız. O yüzden her türlü işimizi, amellerimizi, çaba ve ğayretlerimizi neticelerin en hayırlısına ulaştıran tabiidir ki Rabbimizdir. Rabbimize güvenir onun ilahi iradesine iman eder, dayanır ve rezzak sıfatıyla bütün canlıların rızkına kefil olduğuna inanırız. İnanan insanlar olarak; alabileceğimiz her türlü gerekli olan tedbirleri alır, kesinlikle asalak gibi yaşamayı arzu etmez ve nihai sonucu Rabbimizden bekleriz. Sadece Peygamberlerin günahsız olduğuna inanır, işleömiş olduğumuz günahlarımız için Rabbimizden bağışlanmayı ümid ederiz. Mü’minler olarak toplum yararına olan fiilleri yerine getirirken, hiç bir zaman ibadetlerimizi unutma gafletine düşmek istemeyiz. Her zaman Rabbimizin huzurunda olduğumuz düşüncesiyle günah kıskacından kurtulmayı, şeytanın şerrinden kaçınmayı, İblisin vesveselerinden korunmayı arzularız. Sadece ve yalnız Rabbimize dua ile iltica eder, inanır ve güveniriz…
Sermedkadir…