Bilhassa özel günlerde sözünün nerelere gittiğinden habersiz ilimden fayda edinenememiş kişiler bilerek ya da bilmeyerek yaratma fiilini fâni insanlar için kullanır oldular. Yaratan, yaşatan ve zamanı geldiğinde hayatımıza son noktayı koyan Allahu teâladır. Bu gerçeği kendini Rab yerine koyan Firavun, Nemrut…gibi gurur ve kibir zat’ları değiştiremediği gibi zamanımızda da değiştirecek bir güç yoktur ve olamaz. Allahu teâla’dan başkasına yaratma fiilini yakıştıranlar şirk batağına dalan sapık yolun yolcuları olmaktan farklı bir güzergah izleyemezler. Rabbimiz, En’am suresi ayet. 101. de mealen şöyle buyurmaktadır:***O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır…İlâ ahir…***Bazı ayetler vardır ki, ğayet açık, net ve anlaşılır hakikatleri mutlak doğruları beyân buyurmaktadır işte bu ayet’te böyle mütevatir cümlesindendir. Yaradan, varları var eden âlemlerin Rabbi. Ol dediği zaman olduran Allahu teâlanın dışında her hangi bir fâni’ye yaratan gözüyle bakmak, hele bir milleti küllerinden yarattı gibi lâfızları dillendirmek akıl ile izahı mümkün olmayan eksikliğin dışa vurumudur…
Kainatta olup biten her şeyi bilme gibi bir iddiamız olamaz tabii ki. Ancak rabbimizin, peygamberi vasıtasıyla bildirdiklerini, ilim sahiplerinin izah ettiği bilgi birikimine malumat sahibi olabiliriz. O yüzden vaktimizi boşa harcamadan çok okumamız gerektiğine inanır, mümkün olduğu kadar kendimizi yetiştirme yönünde hayata hazırlanırız. Biz ne kadar da eşrefi mâhlukat yani yaratılmışların en şereflisi olsak ta, yine de aciz yaratılan kullar konumundayız. Göklerden inecek bir damla yağmur su’yuna muhtacız. Yerlerden yetişecek bir buğday danesine ihhtiyacımız var. Türlü türlü yiyecekler sunarak, rızkımızı veren Rabbimiz aynı zamanda gerekli olan hava’yı solumamızı da bizlere bahşetmiştir. Kur’anı kerimin iki kapağı arasında bulunan ayetler ve Peygamberlerin hepsi insanları Allahu teâlaya kulluğa davet etmişler, Allahu teâladan başka Rab makamında ilah edinecek başka bir mâlikin olmadığını anlatmışlardır. Rabbiniz olan Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. O, her şeyin yaratıcısı, varlığımızın sebebi, hayatımızın kaynağı, göklerin, yerin, gecenin, gündüzün sahibi, mâlikidir…
Allahu teâlanın bir ismi de, halk eden yaratan, var eden manâsında Hâlik’tır. Rab makamında, ulûhiyet makamında, hayatımızın kanunlarını düzenleme makamında Rabbiniz Allahu teâladır. Sadece kulluk edeceğimiz yaratıcımızdır. Madem ki her şeyimizi yaratan ve her şeyimizi veren Rabbimizdir, O halde sadece itaatımız, teslimiyetimiz de yaratıcımıza olacaktır. Biz müslümanlar, Kur’anı kerimi işitmek ve mutlak doğrulara itaat etmekle mükellefiz. İslam şeriatını mitoloji ile karıştıran yarım akıllılar çok tanrılı hayatların etkisinde kalan zavallılardır.Yaratıcılık konumuna ortaklık taslayanlar, kendi düşüncelerini yaptıkları kanunlarla savunacak eski Yunan hukuk tanrısı, eğitim tanrısı, savaş tanrısı, aşk tanrısı, Gökyüzü ve hava olayları tanrısı Zeus, Deniz, deprem ve okyanuslar tanrısı Posedion, Tarım ve bereket tanrısı, Demeter, Demircilik ve ateş tanrısı, Hephaistos, Savaş ve yıkım tanrısı, Ares, Hırsızlık, yolculuk ve iletişim tanrısı, Hermes, Şarap, üzüm ve eğlence tanrısı Dionisos, Okçuluk, av avcılık ve bakirelik tanrısı Artemis…misâli yüzlerce tanrı… Tevhide inanmayanlar hayatını tanrı’larla doldurur…
Kardeşlerim, itaat kültürü sahipleri olarak gördükleri müslümanları küçük görüp,rencide etme yarışındaki İslam şeriatının muhalifleri Allahu teâlaya kulluktan çıkıp siyasal tanrılar peşine düşerlerse sonları aynı eski yunan mitolojik tanrıları adedince hayatlarını tanrılarla dolduracaklardır. Namaz, Zekat, Oruç, hacc, tesettür… gibi sorumluluklara ağır yük olarak bakan ve Allahu teâlanın huzuruna dahil edilmeyen ve halâ akıl bâliğ olamayan ergenler topluluğu sıra; İçki, Kumar, Zina, Faiz, Rüşvet, bin bir çeşit günah batağına geldiğinde önünü arkasını düşünmeden dalıyorsa ancak kendi nefislerinin kulu ve kölesi oluyorlar demek yanlış olmaz sanırım. Dünyadaki bütün olumsuzlukların, sapkınlıkların, ray’dan çıkmışlığın birinci sebebi Allah inancının, yaratıcı bilincinin olmaması ya da çok zayıf kalmasından dolayıdır diyebiliriz. Kendi eğlencelerine, keyiflerine, heva ve heveslerine esir olarak yaşayan hayatından yaratıcı, rab, ilah, mevlâ’yı çıkaranlar yerine mutlaka başka tanrılar yerleştireceklerdir. Allaha, melek, peygamber, kitaplarına, hayır ve şerrin Allahtan geldiği gerçeğine, kadere, Ahiret gününe inananlar ise hak yolunun yolcularıdır inancındayız…
Sermedkadir… Sermedin sayfası:www.sermedkadir.de