MODERN VE ÇAĞDAŞ BAĞNAZ’LIK…

Dilimizde bağnaz kavramı; din’de yobaz’lığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse olarak ifadesini bulur. Hangi konuda olursa olsun, bir düşünceye, inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse, şimdiki tabirle fanatizmi bayraklaştıran görgüsüz birey’in konumudur bağnaz’lık. Hâl, tavır ve hareketleriyle kaba, saba tutum ve davranışlarıyla maruf zat, nezaketten, nezahatten, rikkat, kibârlık ve incelikten haberdar olmayan adabı muaşerete hiç bir zaman riayet etmeyen yaratıktır. Bu tür insanlar hangi asırda yaşarsa yaşasın aynı yolun yolcularıdır örneğin; her türlü gelişmeye, ilerlemeye, güzel, doğru ve hak olana karşı tutum sergiler. Bağnaz olmayı meslek kabul eden birey saplantılarından bir türlü kurtulamaz, Kişi, kurum ve kuruluşlara karşı hoşgörü, müsamaha gibi kavramlardan habersizdir. Bağnazlığın pençesine düşmüş olan yobaz karakterli şahsiyetler aynı zamanda hayatı zorlaştıran zihniyetin savunuculuğunu yapmaktan bıkmazlar… Rabbimiz, Kamer Suresi ayet. 26. da mealen şöyle buyuruyor: *** Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu  bilecekler…***Rabbim bizleri bilmediğini bilemeyen bağnazlardan ırak eylesin…

Allahu teala’dan; en yakınlarını uyarması emrini alan Peygamber efendimiz (sav) bu emre uyarak birinci derece akrabalarını İslam şeriatına davet edip bir ziyafet verdi. Gelenlere Allahın emrini, İslam dinini, nazil olan ayetleri, İslam şeriatını anlattı. O andan itibaren amcası Ebu Leheb hiç olmadığı kadar kaba’laştı, çirkinleşti, saldırğan tavrınını şiddetlendirdi, haşin tutumunu çılğınca ortaya koydu, Müsamahadan yoksun hareketlerle düşmanca bir tavır izledi, velhasılı bağnazlık taa genlerine i,şlemişti. Yobaz olmanın tam da gereklerini bilfiil uyguladı. Tek sebep ileri sürüyordu *atalar dininden kesinlikle vaz geçemeyiz* taassubunu koruma gayreti birinci sebebi alışık olduğu putlardan vaz geçme korkusuydu. Düşmanlığını ilerleyen günlerde de daha da artıran Ebu Leheb, kendi gibi düşünen taraftarları ile nazil olan İslam şeriatını ortadan kaldırmak için ölene kadar elinden gelen her türlü aşırı bağnaz tutumunu,nefretini açıkça gösterdi, karısı Ümmü Cemile Peygamber Efendimizin (sav) en yakın komşusu olma hasebiyle kocasından geri kalmayarak her türlü eza, cefa vermede cehaletin sembolü hâline geldiler. Ve hiç bitmeyen kinleriyle beraber Cehennemin gayya kuyusunu ebediyyen mekân edindiler…  

Tarihi süreci gözlemlediğimizde anlarız ki; gücü, otoriteyi, iktidarı elinde bulunduran kişi, şahıs ya da kurumlar kendilerine verilen imkanları insanlar üzerinde baskı, şiddet, saldırgan tutumlarıyla yıldırma taktiğini uygulamışlardır. Örneğin, Kendi istekleri yerine gelmedi diye Cinayeti ilk başlatan Kabil’in, kardeşi Habile olan kini insanlar arasında nefret duyğusunun yayılmasına sebebiyet vermiştir. Firavun Musa aleyhiselamı öldürme tehditleriyle korkutmaya çalışırken, inanan insanları kol ve bacaklarını çaprazlama kesme cezasıyla hjaşin yöntemlerini açığa vurmuştur. Nuh, Aleyhiselama yapılan psikolojik baskıların özünde bağnazloık, yobazlık vardır. Lüt Aleyhiselamı kendileri gibi düşünmüyor, sapık emellerine ortak olmuyor diye ortadan kaldırmayı amaçlayan aynı kindar zihniyettir. Zekeriya aleyhiselama uygulanan insanlık dışı canlı canlı öldürme ve aynı uygulamaları İsa aleyhiselam üzerinde deneme çabaları insanların bağnaz, yobazlıkta sınır tanımadıklarının göstergesidir. Daha kısa bir süre önce bizim gibi açık saçık giyinmiyor diye başörtülü kızlarımızı insan yerine koymayan aynı bağnazlıktır.

Aşırılığı, bağnazlığı, şiddeti, saldırganlığı, edeb yoksunluğunu tercih eden yobaz uygulama sahipleri yıkma, bozma, talan etme konularında mahir’dirler. Müntesibi olmakla şeref duyduğumuz İslâm şeriatına göre; en büyük düşmanımız cehalet batağıdır. Zaten bağnaz, yobaz insanlar cahildir bilmez lâkin işin garibi bilmediğini de bilmez asıl problem burada başlamaktadır. Cehaletin ilacı, panzehiri tabiiki İlimdir, ilim cehaleti yok eden hakiki gerçek rehberdir. İslam dini müsamahakâr olmayı emreder, örnek ve önderimiz, Peygamber efendimiz de (sav) İnsanların en müsamahalısı idi. Hoşgörüyü hayatından çıkaran İnsanlar sınırsız zulmün müdafaasını yapabilirler Örneğin kısa bir zaman önce; Hakim zihniyet, 28. Şubat olaylarında inanma, düşünme, giyim kuşam, eğitim özgürlüğü gibi kavramları hoyratça zedelediler, incittiler, zulmettiler. Daha baştan müslümanlara, 1000. yıllık travma yaşatmayı göze almışlardı. Rabbim bağnaz, yobaz zihniyete ebediyyen fırsat vermesin diyoruz…

Sermedkadir…  

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert