Adem aleyhiselam’dan beri dünya yüzüne ne kadar peygamber gelmiş ise hepsi de ümmetine Allahu teâlanın varlıgını ve birligini anlatmışlardır. Peygamberlerin sözüne hiç şüphe etmeden inanmak lâzımdır. Çünkü onlar Allahın emrine uymaya mecburdurlar. Katiyyen yalan ve yanlış söz söylemezler. Bütün ilahi kitaplar ve tabiiki dört büyük kitap Allahın varlıgını isbat etmeya kâfi birer delildirler. Allahın varlıgını ve birligini bildirmişlerdir. Musa aleyhiselam Tevratı kendisinin yazdığını iddia etmemiştir. On emir levha’lara yazılı olarak alınmıştır. Ve Musa aleyhiselam bu emirleri ümmetine göstermiştir. Mukaddes kitaplardan, İncili İsa aleyhiselam yazmamıştır. Allahtan gelen emirleri Havari arkadaslarına, ümmetine tebliğ etmiştir. Peygamber efendimiz (sav) Kur’anı kerimi yazdıgını hiç bir zaman iddia etmemiştir. Allah tarafından ayet ayet ve sure sure geldiğini bildirmiştir…
Adem aleyhiselamdan beri. İnsanlara doğru yolu göstermek için bir çok Peygamberler gelmiştir. Bunların bir kısmına KİTAP gönderilmiş bir kısmı da kendinden evvel gelen Kitaplarla ÂMEL etmişlerdir. İslam tarihlerine baktığımızda Adem aleyhiselamdan itibaren bütün peygamberler Mekke ve Kudüs arasındaki sahada yaşamışlardır. Bütün Peygamberlerin bu mıntıkada gelmiş olmasının bir kaç sebebi vardır. Bir defa ilk insanlar bu cografyada çogalmışlardır. İkincisi:bozulan Dinler kuruldukları yerde düzeltilmek istenmiştir. Üçüncüsü. Bu cografyada Mekke ve Kudüs gibi iki mukaddes yer vardır. Bilindigi gibi yer yüzünde ilk binâ ve ilk mâbet kâbe’dir. Allah indinde Kâbe’nin mevkii çok büyüktür. Allahu teâla bu yeri mübarek kılmıştır. Çünkü İslam Alimlerinin rivayetlerine göre; dördüncü kat göklerde Kâbe’nin üstünde *beytül mâmur* denilen yüce bir makam vardır. Her gün yetmiş bin melek tarafından ziyaret ve tavaf edilir. Allah Rasulü (sav) evvela Kudüse, sonra Mekkeye dogru Namaz kıldığından her iki kıblenin de peygamberi olmuştur. Bundan dolayı, Peygamber efendimize (sav) *Nebiyyül Kıbleteyn*denilmiştir. Bu suretle kendisinden evvel gelen bütün peygamberlerin en şereflisi olarak bilinmiştir…
Peygamber Efendimiz (sav), Allah kelamı ile kendi sözleri olan hadisi şeriflerin birbirinden ayrılmaları için büyük ğayret göstermiştir. Allahu teâladan, vahiy geldigi zaman derhal ashabını ve vahiy katiplerini çağırmış gelen ayetleri okumuş ezberletmiş ve ondan sonra da yazdırmıştır. Allah Rasulü, Peygamberlik gelmeden önce 40.sene halkı arasında yaşamış, hiç bir zaman yalan söylememiş tam ve kâmil bir ahlâk sahibi idi. Peygamber olduktan sonra 23. sene İslam dinini ümmetine anlatmış ve bizzat hayatında tatbik etmiştir. Binlerce ashabıyla yaşamış, birlikte cihada çıkmış ve birlikte Haccı edâ etmiştir. Peygamber efendimiz (sav) ve onu tâkip eden dört Halife (622-660) Büyük bir İslam Devleti kurmuşlardır. Bunları Emeviler (660-750) ve ondan sonra Abbasiler (750-1259) takip etmiştir. Peygamber Efendimizi (sav) göremiyen ve ya onun zamanına yatişemeyen fakat Ashabdan biri veya bir çoğu ile görüşen, konuşan Peygamber Efendimiz (sav) hakkında mâlumat alan kimselere de Tabiin denilir. Bunların sayıları yüz binleri buluyordu.
Bütün bu insanlar Peygamber efendimize (sav) onun yaydıgı İslam şeriatına ve Allaha inanıyorlardı. Bunlar arasında dinimizin dört büyük İmamı da vardır. Yüz bin sayısına ulaşan ashab ve Tabiinden, etbai tabiinden ve dört büyük mezheb İmamından nakledilen ve bizlere kadar gelen hakikatlerden Kur’anı kerimin nasıl nazil oldugu, peygamber efendimizin (sav) ne suretle ayet ve sureleri, vahiy katiplerine nasıl yazdırdığı, büyük mucizesi olan miracı ve Allaha olan inancı tevatüren ve tarihi bir hakikat olarak sabit olmuştur. İslam şeriatinin hak bir peygamberi, hak bir kitabı yüz bine varan ashabı tarafından söylenmiş ve bu ilahi kitap hiç bir degişiklige uğramadan bize kadar intikal etmiştir. Kur’anı kerimde İlme aykırı hiç bir mevzuu yoktur. Farzı muhal kul eseri olmuş olsaydı içinde çelişkili ifadeler bulunurdu ve o husus ta şimdiye kadar birileri tarafından tesbit edilebilirdi. Yüce Rabbimiz İhlas suresinde mealen:***De ki: O Allah bir tek’tir. Allah her şeyden müstagni Kimseye ihtiyacı olmayan ve her şey ona muhtaçtır.O dogurmamış ve dogmamıştır. Hiç bir şey ona denk degildir.***buyurmaktadır…