Öncelikle belirtmeliyim ki; TEKNOSA adı altında şu ana kadar yapılan ve yapılacak olan teknolojik gelişmeler alışık olmadığımız bir şekilde başdöndürücü bir hızla hayatımıza girdi.Toplumun istemezük dillendirmesini yapan kesimi tarafından hoş karşılanmasa da bu hazımsızlık örnekleri devam edeceğe benzer. Daha dün, İspanya’da Türkiye’nin yapıp ihrac ettiği, 45. HÜRJET haberini okuyunca sevindim, mutlu oldum. İnşaallah daha önce yapılıp ta yakın zamanlara kadar Danimarka’da bile kullanılan, Cumhuriyetin ilk yıllarında TOMTAŞ. tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi yapımı uçakların başına gelen hazımsızlık örnekleri, kaan, anka, hürkuş…gibi Türk savunma sanayiinin güzide eserlerinin başına gelmez. Unutmayalım, Türkiye’de yapılan tesisler Türkiye’de kalır. Tabii ki ihraç edilecek ürünler hariç. Savunma sanayii günümüzde umulandan daha hızlı gelişim safhasını yaşıyorken destek olmak yerine köstek mahiyetinde ifadeler kullanmak çok incitici…
2004. yıllına kadar ülke ekonomisinin bütçe’sinin yüzde otuza yakını savunma sanayii alımı için dış pazarlara giderken günümüzde yüzde seksen savunma sanayii ürünleri Ülkemizde üretiliyorsa bu duruma ülke insanının hazımsızlık yapıp gelişen yerli insanlı ya da insansız hava araçları ve füzeler ile alay etmesi değil mutlu olması sevinmesi gerekmezmi ? Ne yazık ki, faşist düşüncenin son kalıntılarından böyle bir eğilimi beklemek hayâl gibi. Ne kadar üzüntü verici bir hâl. Hazımsızlık, çekememezlik, kıskançlık yerli ve milli olana karşı hadsizlikte sınır tanımayan yabancı hayranlığı, 80. yılın vermiş olduğu rehaveti, uyku modunu üzerinden atamayan, durağan, bizden bir şey olmaz, biz hiç bir şey yapamayız düşüncesindeki vizyonsuzluk, teknolojik ğelişmelere karşı duyarsızlık, kayıtsızlık, yapılan bunca güzellikleri görmek istemeyen, büyük Türkiye’yi hâla üçüncü sınıf ülke konumuna indirgeyen yarım akıl neredeyse bütün yerli üretime savaş açıp boykot çağırıları denemişti. Tam bir akıl tutulması, hazımsızlık…
Kısa bir süre önce İsrail – İran savaşı bizlere gösterdi ki; ne kadar kuvvetli isen o kadar söz hakkına sahipsin. Eğer teknolojik gelişmeyi yakalayamadın sa elin oğlı Okyanus ötesinden gelir kurulu düzenini bir kaç saat içerisinde darmadağın eder çeker gider ve sen öylesine aval avak baka kalırsın. İran ve benzeri ülkelerin yaşadığı acı olayları tadmamak istiyorsak en kısa zamanda aynı hadiselerin bizim başımıza da geleceği endişesini taşıyıp çare üretici çabalar içine girmeliyiz. Türkiye artık 2000. yıllarının Türkiye’si değil. Eğer Birleşmiş milletler kürsüsünde beklenen konuşmacı olarak, 14. defa konuşma fırsatını yakalayıp sözlerimizi hiç bir devletten sakınmadan söyleyebiliyorsak artık 24.Yıl önceki silik politikacıları karşısında göremeyen ve çılğına dönen diğer ülke başkanları varsa artı Türkiye devleti büyük olmanın, azametli olmanın mazlumların hakkını arayan Osmanlı geleneğinin uzak olmadığı gerçeğinin anlaşıldığı hakikatinin artık görülmüş olması gerekir düşüncesindeyim…
Biz müslümanlar ister soğuk ya da sıcak savaş dönemnde kesinlikle saldıran, mücadeleyi başlatan taraf olmamaya ğayret ederiz. Böyle bir açmaza düşmemiz zaten imanı açıdan da mümkün değildir. Adı lâzım olmayan hazımsız zihniyet mensupları, fikir, düşünce ve sâlim akıldan yoksun şahsiyetler, durduk yerde müslümana saldırmakta, yapılan bunca teknolojik gelişmeleri, güzellikleri, görmezden gelerek sanki daha öncesinden uçak motoru üreten bir ülkeymiş de KAAN adlı beşinci nesil savaş uçağına dışardan ilk defa motor satın alıyormuş havaları estirmeleri alay etmeleri çok çirkin. Adı üzerinde prototip yani daha seri üretim başlamamış, asıl olanın örneği. Tarih te verilmiş inşaallah, 2028. yılından önce çalışmalar gün yüzüne çıkacak. Bırakın hazımsızlığı, kâlbinizi düşünün. 80. sene nerelerdeydiniz ? Mü’minin inanç bütünlüğüne dil uzatanlar, ötekileştirme mantığı, ayrımcı sivri dili acımasız ca kullananlar, kutuplaştırma siyasetinin çirkin örneğini deşifre edenler, nefret dilini her fırsatta kusma becerisi gösterip insanlık ayıbı sergileyenler…Lütfen biraz daha sabır rica ediyoruz…
Sermedkadir…