Muhterem Müslümanlar, İtidâl; Ölçülü ve tutarlı olma hâlidir. Ayrıca; İfrat ve tefrit hastalığından korunup uzak durma eylemi. Rabbimizin emri gereği; vasat ümmet olma yolunda dengeyi muntazam tutma hareketi. Her türlü aşırılıktan kaçınıp mutedil olma eğilimi. İslam şeriatı konuyu nasıl aksettirmişse;inancında, ahlâkında, her türlü tutum ve davranışlarında doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalmayı başaran dengeli, sağduyulu, ölçülü, insaflı ve uyumlu nesil, özlenen toplum çizgisine ulaşma arzusu. İnançta, ibadetlerde, dünya ve ahiret işlerinde, dostluk ve düşmanlık sınırında, davranış, muamelat, hâl ve hareket, konuşma, susma, zamanı en iyi kullanma hususunda ölçülü davranma fazileti. Yeme, içme, giyim, kuşam hususlarında şer’i kuralların dışına çıkmama hassasiyeti. Abdullah Bin Mesud’dan gelen bir rivayette, Örnek ve önderimiz bir hadisinde mealen şöyle buyuruyor:**Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular...**Orta yol, vasat ümmet bilinci itidâlli olma erdemi müslümanın en çok bilinen yönlerini teşkil eder…
Muhterem Mü’minler, Bakara Suresi ayet. 143. mealen şöyle:*** İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl’ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık…***Allahu teala, müslümanları Kur’anı kerim’de *vasat bir ümmet*olarak niteler. Vasat ümmet *ifrat ve tefritlerden korunarak* hem maddî ve bedensel tutkulara kapılmaktan, zevk ve sefahate dalmaktan hem de bedensel ve dünyevî ihtiyaçları büsbütün reddederek bir tür ruhbanlık hayatına kendini kaptırmaktan korunan şeklinde izah edilebilir. İslâm şeriatından önceki dönemlerde genellikle Yahudiler ve müşrik Araplar gibi bazı toplumlar mâneviyattan büsbütün uzaklaşarak dünyevîleşmişler, materyalist bir hayat anlayışına sapmışlardı. Hıristiyanlar, Mecûsîler ve çeşitli Hint tarikatlarına mensup bazı topluluklar da dünyevî ve bedensel lezzetlere büsbütün sırt çevirerek kendilerini koyu bir ruhaniyete kaptırmışlardı. İşte İslâm dini bütün bu aşırılıkları reddederek ılımlı ve dengeli bir din ve dünya anlayışı getirmiş ve bu anlayışa uygun bir toplum yapısı gerçekleştirmiştir. Sadece bedeni ya da sadece ruhi bağlamda değil, İslam şeriatı hem ruhi hem bedeni ölçüyü, dengeyi öğütleyen bir din’dir…
İtidâlin karşıtı aşırılıktır. Ölçülü olma erdeminin zıddı düzensizliktir. Orta yolu tercih etmeyenler ya sağa ya sola savrulan çer çöp gibi kendilerini fahşa ikliminde kaybederler. İtidâlli, ölçülü davranma özelliği ve güzelliği bizlere itikad’da sağlamlık, yapmış olduğumuz ibadetlerde devamlılık, ahlaki değerlerimizde olğunluk hâli, sosyal ilişkilerimizde başarı grafiğinin yükselme yönündeki ilerleyişi, en değerli hazinemiz olan zaman mevhumunda büyük bir tasarruf etme kazancı, bedenimizi her türlü illetlerden, hastalıklardan koruma güzelliği, insanlarla olan ilişkilerimizde fayda göreceğimiz paha biçilmez itibâr getirisi, yaşamış olduğumuz hayatta ise bizlere düşünemeyeceğimiz ölçüde menfaat sağlayacaktır. Ahmed bin Hanbelin zamanımıza taşıdığı hadiste, peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır:** Dinde aşırı gitmekten sakının, sizden öncekiler dindeki aşırılıkları yüzünden helak olmuşlardır…** Ölçü, tartı, itidâl, denge gibi kavramlar İslam şeriatının vazgeçilmez öğüdü’dür…
Sahihi Buharide zikredilen bir hadiste Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor:**Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allaha yakın olmaya gayret ediniz. Sabahleyin, öğle ile akşam arası çalışınız. Bir parça da geceden faydalanınız. Aman acelesiz gidin, telaşsız gidin ki, menzilinize, varacağınız hedefe ulaşasınız…** Kardeşlerim, bazı kelimeler vardır ki çok geniş mânalar içerir, örneğin, vasat kelimesi de böyledir. Vasat adil, adalet demektir aynı zamanda doğruluğu ifade eden bir ıstılahtır. Ha keza vasat; denge unsuru demektir. Ruh ve madde konusunda, dünya ve âhiret konusunda, toplumcu ve bireyci görüşün arasında ifrat ve tefritin arası demektir. Müfessirlerimizin izahı ışığında Rabbimizin bizlere; Ey müslümanlar sizi bu konularda orta yolu takip edecek vasat bir ümmet yaptık. Komünizm gibi toplumcu, toplumu putlaştıran, toplumun menfaatlerini ön plana çıkaran, toplum adına ferdi ve ferdin haklarını öldüren, kapitalizm gibi bireyi putlaştıran, bireye her türlü davranışlarında özgürlük tanıyan, kapitali putlaştıran ve bu konuda hiçbir sınır tanımayan bir ümmet değildir İslâm ümmeti. İslam şeriatı; dengeli, ölçülü, itidâli tavsiye eden, ifrat ve tefritten uzak bir ilahi inançtır…Cuma gününün hayırlara vesile olmasını diliyorum kardeşlerim…
Sermedkadir…